NUMARALI
HADİS-İ ŞERİF:
حَدَّثَنَا
ابْنُ
بَشَّارٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
عَامِرٍ
وَأَبُو
دَاوُدَ
قَالَا
حَدَّثَنَا
زُهَيْرُ
بْنُ
مُحَمَّدٍ
قَالَ حَدَّثَنِي
مُوسَى بْنُ
وَرْدَانَ
عَنْ أَبِي
هُرَيْرَةَ
أَنَّ
النَّبِيَّ
صَلَّى
اللَّهُ عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
قَالَ
الرَّجُلُ
عَلَى دِينِ
خَلِيلِهِ
فَلْيَنْظُرْ
أَحَدُكُمْ
مَنْ
يُخَالِلُ
Hz. Ebu Hureyre'den
(rivayet edildiğine göre), Nebi (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:
"Kişi arkadaşının
dini üzeredir. Öyleyse her biriniz kiminle arkadaşlık ettiğine (iyi) dikkat
etsin."
İzah:
Tirmizî, zühd; Ahmed b.
Hanbel, II, 303, 334.
Bu hadis-i şerif,
inancı ve yaşayışı kitap ve sünnete
uymayan kişilerle arkadaşlıktan sakınmayı emretmekte ve bu hususta son
derecede dikkatli davranmayı ihtar etmektedir. Çünkü, bir önceki hadis-i
şerifin şerhinde de açıkladığımız gibi, inancı ve ameli kitap ve sünnete aykırı
kişilerle arkadaşlık etmenin sonu hüsrandır. Şeyh Sadi Şirâzî (r.a.) bir
kıt'asında şöyle diyor:
"Bir gün hamamda
dostlardan biri bana güzel kokulu bir kil parçası verdi, kile sordum:
A mübarek sen misk
misin, anber misin, senin gönül çekici güzel kokunla mest oldum, dedim, kil
bana cevap verdi:
Ben basbayağı bir kil
idim. Lakin bir müddet gül ile arkadaş oldum, gül ile yaptığım o arkadaşlık
bana tesir etti. Onun güzel kokusu bana sindi. Yoksa ben o bildiğin âdi toprak
parçasından başka bir şey değilim."
Her ne kadar Siracüddin
el Kazvinî bu hadis-i şerifin mevzu olduğunu söylemişse de İbn Hacer,
Tirmizî'nin bu hadisi hakkında "hasendir" dediğini delil getirerek bu
iddayı reddetmiştir.
Celaleddin Süyûtî de
Hafız Alaî'nin: "Bu hadise mevzu demek büyük bir cehalettir" dediğini
söylemiştir. Ayrıca İmam Nevevî bu hadisin is-nadlannin sahih olduğunu
söylerken, imam Ahmed, Ebu Hatem, Da-rekutnî... gibi hadis imamları da bu
hadiste bir illet olmadığını ifade etmişlerdir...